Ünlü komşusu tarafından sıklıkla gözden kaçırılan sakin bir dereye sahip 'resimli kartpostal' köyü

Tatil için her zaman yurt dışına uçmanıza gerek yok.
İngilizler giderek daha fazla sayıda insanın nefes kesici yerlerin bir kısmının İngiltere'de olduğunu fark ediyor.
Ülkemiz, en güzel Avrupa tatil beldeleriyle bile yarışabilecek, üstelik size epey para kazandıracak gizli hazinelerle dolu.
Son yıllarda evde tatil yapmak giderek popülerlik kazanıyor ve bunun nedenini anlamak zor değil. Kırsal kesimlere gittiğinizde, dolambaçlı patikalar, şirin çay odaları ve göz alabildiğine uzanan manzaralar keşfedeceksiniz.
Express'in haberine göre, güler yüzlü yerel halk, tarihi ana caddeler ve havaalanı kuyruklarından kurtulmanın verdiği mutluluk da eklenince, pek çok kişinin evine yakın tatil yapmayı tercih etmesi şaşırtıcı değil.
İngiltere'de turizmin yeniden canlanmasıyla patlama yaşayan bölgelerden biri de Cotswolds.

Karakteristik taş evleri, engebeli tepeleri ve kıvrımlı dereleriyle ünlü bölge, uzun zamandır huzur arayan ve belki de kafa dağıtmak için tempolu bir yürüyüş yapmak isteyenlerin gözdesi. Kalıcı cazibesi, hem günübirlik gezginlere hem de daha uzun süreli konaklama planlayanlara hitap ediyor.
Büyüleyici Cotswolds bölgesi, ünlü Bourton-on-the-Water ve Castle Combe gibi eşsiz köylere ev sahipliği yapar. Bu büyüleyici yerlerden bazıları yıl boyunca ziyaretçilerle dolup taşarken, diğerleri zamanın etkisinden uzak, huzurlu bir sığınak sunar.
Butik mağazaların ve birinci sınıf restoranların sayısının artmasıyla, daha fazla İngiliz'in tatillerini evde geçirmeyi tercih etmesi şaşırtıcı değil.
Sabahınızı bağımsız butikleri gezerek, öğleden sonranızı kırsal patikalarda dolaşarak ve akşamınızı da rahat bir pub'da yerel kaynaklı yemeklerin tadını çıkararak geçirdiğinizi hayal edin; tüm bunları İngiltere'den ayrılmadan yapın.
Bu kartpostal güzelliğindeki köylerin arasında, özellikle doğal güzelliklerle dolu bir yer var. Köyün merkezinden akan sakin deresiyle, suyun üzerinde uzanan altın rengi köprüleriyle ve manzaraya hakim antik kilisesiyle Blockley, sanki zaman durmuş gibi hissettiriyor.
Chipping Campden ve Moreton-in-Marsh arasında yer alan Blockley, Cotswolds'daki en büyük köylerden biri olmasına rağmen, 300 yıl sonra bile büyük ölçüde bozulmamış halde kalmıştır.

Çevresindeki diğer köyler kadar ünlü olmasa da Blockley'in cazibesi, daha yavaş yaşam temposunda ve her köşede sizi karşılayan pastoral manzaralarda yatıyor.
Bu şirin köy, 18. ve 19. yüzyıllarda Cotswolds ipek endüstrisinin kalbiydi ve ipek fabrikalarına yerel akarsular güç veriyordu. Bu endüstriyel geçmişin kalıntıları bugün hâlâ görülebiliyor ve zengin tarihine yeni bir katman ekliyor.
Ancak çoğu kişi için Blockley, ülkenin en sevilen polisiye dizilerinden biri olan Peder Brown'ın geçtiği yer olarak bilinir. Cotswolds'daki kurgusal Kembleford köyü, Blockley'nin eski Norman kilisesi St. Peter ve St. Paul Kilisesi kullanılarak canlandırılır ve aynı zamanda Peder Brown'ın kilisesi ve papaz evi olarak da kullanılır.
Dizinin hayranları, dizide geçen tanıdık mekanları görmek için sık sık yolculuk yaparlar.
Ziyaretçiler, çevredeki tepeleri keşfederek geçirdikleri bir günün ardından köyün iki şirin pub'ından biri olan The Great Western Arms ve Crown Hotel'de susuzluklarını giderebilirler.
Her iki mekan da, açık havada geçirilen bir günün ardından dinlenmek için mükemmel, doyurucu yemekler ve yerel biralar sunuyor. Saat 17:00'den önce ise, Blockley Café kafein ve tatlı ikramlarıyla hem yürüyüşçüler hem de turistler için ideal bir mola yeri.
Daily Mirror