Tunç Soyer'den "Cemil Tugay'a kırgın mısınız?" sorusuna 'Tek bir talebim var' cevabı

Tutuklu bulunan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, avukatı ve aynı zamanda kızı olan Defne Soyer aracılığıyla T24'ten Candan Yıldız'a açıklamalarda bulundu.
Tunç Soyer yaptığı açıklamada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a kırgınlığının bir önemi olmadığını, ancak durdurulan kooperatif inşaatlarının devam etmesi gerektiğini, bunun hem dar gelirli insanların mağduriyetini gidereceğini hem de davaya konu olan suçlamaları boşa çıkaracağını söyledi. Soyer’in parti içindeki tartışmalara, kamplaşmalara ilişkin yorumunda da “Kırgınlıkları bir tarafa bırakabilme sınavı ile karşı karşıyayız. Bu sınavdan hep birlikte geçemezsek içerde birleşmeye ve hep birlikte çoğalmaya devam edeceğiz.” dedi.
İşte Tunç Soyer’in sorulara verdiği cevaplar:
- “Kooperatif inşaatlarının durdurulması kaosa ve mağduriyete yol açtı” Şimdi gelelim suçlamalara, hakkınızdaki iddialara … Kamuyu zarara uğratmak, zamanında bitmeyen evler nedeniyle vatandaşı mağdur etmek gibi suçlamalar var. Kooperatif modeli ile yerinde kentsel dönüşüm nasıl suçlamaya dönüştü? Kooperatif modeli kamucu bir model olarak bilinir. Tam olarak suçlama nedir?
Suçlama kentsel dönüşümde ortaya koyduğumuz kooperatifçilik modelinin kanunu bazı dayanaklar yaratılarak hukuki olmadığına dair iddialara dayanıyor. Bizim dönemimizde hayatın doğal akışı içinde olağan sayılabilecek bazı gecikmeler, 2024 Temmuz ayında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından inşaatların tamamen durdurulmasıyla büyük bir kaosa ve büyük mağduriyetler yaratan bir sürece evrildi.
- Belediye iştiraki İzbeton’a belediye meclis kararıyla kooperatif modeli için yetki veriliyor. İzbeton da kentsel dönüşüm işini kooperatiflere taşere ediyor. Evler neden zamanında bitirilmedi, bu kamuya zarar olarak döndü mü?
2024 Temmuz’unda inşaatlar durdurulmasaydı, bugün birçoğu çok daha yüksek tamamlanma oranlarına kavuşacaktı. Kooperatif üyelerinin mağduriyetlerine rağmen ve bu konu dışında gecikmeden dolayı hak sahiplerine ödenmesi gereken kira ödemeleri dışında bir kamu zararı olduğu iddiası yok. Çünkü yapılan imalatların tamamının mülkiyeti İzBB’ye ait.
- Kentsel dönüşümle ilgili olarak müteahhitlerin ihalelere girmek istemediğini, bu engeli aşmak için kooperatif modelini hayata geçirmek istediğinizi söylediniz ifadenizde. Türkiye’nin yapı kooperatifi geçmişi pek iyi değil diye hatırlıyorum. Siz modelinizin bundan farkı neydi? Kooperatif modeli rahatsızlık yaratmış olabilir mi?
Öncelikle bir tabloya dikkatinizi çekmek isterim. 2001 yılına kadar Türkiye’deki konutların yüzde 35’i kooperatifler eliyle yapılmış. 2025 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 1’e kadar düşmüş. Yani aslında AKP iktidarı toplu konut imalatında kooperatifçiliği öldüren bir yol haritası izlemiş. Sosyal demokrat bir yerel yönetici olarak kooperatifçiliğin kötü siciline bakarak ondan vazgeçmedim. Ekonomik demokrasinin en güçlü araçlarından biri olan kooperatifçiliği müteahhit karını ortadan kaldıran rantı yok eden şeffaf hesap verme kontrol mekanizmalarını farklı hukuki mevzuatlarla ile artıran maddelerle buluşturmaya gayret ettim.
A-Halk konut modeli depremden sonra orta hasarlı tekil apartmanlara belediye şirketinin yüzde 1’i ile hizmet vermesini mümkün kılan bir uygulamaydı. Yaklaşık 2500 konut için bu modeli hayata geçirdik.
B-Yaklaşık 450 evsiz belediye çalışanının ev sahibi olmasını sağlayacak başka bir model bir başka belediye şirketi ile uygulamaya başladık. C- Dava konusu kentsel dönüşüm alanlarında kooperatifçilik modeli ise yine farklı bir modeldi. Bu üç modeli de ayrı ayrı anlatmak isterim. Ancak röportajın sınırlarına sığmayacağı endişesiyle bunu bir başka söyleşiye bırakıyorum. Şu kadarını büyük bir özgüvenle söylemek isterim ki lekelenerek yarım bırakılmak istenmiş olsalar da her biri Türkiye’ye örnek olacak ve her yerde uygulanabilecek modellerdi
Cemil Tugay’a kırgın mısınız?
Cemil Tugay’a kırgınlığımın bir önemi yok. Çünkü sorun benim kişisel kırgınlığımın çok ötesinde. O nedenle tek bir talebim var. İnşaatlar durdurulduğu noktadan devam ettirilmelidir. Bunun üzerinde hiçbir hukuki engel yoktur. Bu hem CHP’nin itibarını geri kazandıracak hem de binlerce insanın mağduriyetini ortadan kaldıracak. Hem de yargılandığımız arkadaşlarla birlikte atfedilen suçun konusunu ortadan kaldıracaktır.
- “Tek bir beyan, tek bir tanık, tek bir belge, tek bir kuruş yok” iddianame hazırlandı. Ve hakkınızda 45 yıl hapis cezası istenmiş. İddianameyi inceleme fırsatınız oldu mu, değerlendirmeniz nasıl?
İddianameyi inceledim. Nitelikli dolandırıcılık suçunun iki unsuru vardır. A) Hile ve desise ile aldatma iradesi B) Kendisi ya da üçüncü kişiler için çıkar ve menfaat elde edilmesi. Ne kendimi belediye başkanı olarak tanıtarak yaptığım bir aldatma, ne de çıkar ve menfaat ile ilgili tek bir beyan, tek bir tanık, tek bir belge, ne de tek bir kuruş var. Dosyada suçun unsurlarının oluşmadığı görülmektedir.
- Kılıçdaroğlu da sizi ziyaret etti. Siz hatırladığım kadarıyla kongre sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemiştiniz. Kılıçdaroğlu şimdi ağır eleştirilerle karşı karşıya. Kurultay davası gündeme geldiği mi görüşmede?
Hayır, gündeme gelmedi.
- Kurultay davası 8 Eylül’e ertelendi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Mahkeme kararını tanımıyorum demenin hukuki karşılığı yok” diyerek mutlak butlan tespiti çıkması durumunda genel başkanlığa yeşil ışık yakmış oldu. Bu durumda CHP bölünür mü?
Sanmıyorum. Baskının yoksulluğun bu kadar arttığı iktidarın bu kadar gerilediği bir iklimde bu kadarı da olmaz diyorum.
- Yine bir X paylaşımınızda “Dağılmamak üzere toplanacağımız günlere özlemle…” demişsiniz. Mesajını siyaseten biraz daha açar mısınız?
Bu söz Özgür Özel’e ait. Bir mitingde kullandı. Çok beğendim. Hem kendi aramızdaki dayanışmanın güçlendirilmesine dair klişe dışı kuvvetli bir vurgu yapıyor hem de iktidara karşı kullanılabilecek, yeni kuvvetli bir mücadele yöntemi öneriyor.
Tele1